-
1 hasıl olmak
хасил булу -
2 hasıl olmak
къыхэкIын -
3 hâsıl olmak
"to result, to ensue; be produced, to be obtained" -
4 hasıl
sich ergebend; ( ortaya çıkan) entstehend\hasıl olmak sich ergeben; ( ortaya çıkmak) entstehen; ( görünmek) erscheinenmaksat \hasıl olmak seinen Zweck erreichen -
5 hasıl
hasıl sich ergebend; Ergebnis n;hasıl olmak erscheinen; sich ergeben, gewonnen werden (-den aus D) -
6 hâsıl
arapça حاصل ortaya çıkan, var olan. hasıl etmek meydana getirmek, ortaya çıkarmak. hâsıl olmak ortaya çıkmak, var olmak. -
7 hâsıl
1.возника́ющий, появля́ющийся (в результате чего-л.)2.сле́дствие; ито́г, су́ммаhâsılı taksim — мат. ча́стное
hâsıl olmak — возника́ть, происходи́ть в результа́те чего
yeni buhran hâsıl oldu — возни́к но́вый кри́зис
-
8 hâsıl
"resulting; produced. - etmek /ı/ to produce. - olmak to result, be produced, come into existence." -
9 حاصل شدن
hasıl olmak -
10 хасил булу
hasıl olmak, görünmek, ortaya çıkmak -
11 maksat
1) Zweck m\maksat gütmek einen Zweck verfolgen\maksat hasıl olmak seinen Zweck erreichen2) Absicht f -
12 şüphe
а сомне́ние, подозре́ниеşüphe altına koymak — поста́вить под вопро́с
şüpheden ari olmak — быть лишённым вся́кого сомне́ния, быть свобо́дным от подозре́ний
şüphe bırakmamak — не оставля́ть сомне́ния
şüpheye düşmek — впада́ть в сомне́ние; подозрева́ть
onun doğruluğundan şüpheye düştüm — я усомни́лся в его́ прямоте́
şüphe götürmek — дава́ть по́вод к сомне́нию (подозре́нию), вызыва́ть сомне́ние (подозре́ние)
şüphe kurdu — червь сомне́ния
şüphe mi var, şüphe yok — несомне́нно, нет сомне́ния
her türlü şüphenin dışında — вне вся́кого сомне́ния
ona neşüphe! — несомне́нно!, наверняка́!, како́е в э́том сомне́ние!
bu hususta şüphe hasıl oldu — по э́тому по́воду появи́лось сомне́ние
□
-dan şüphe etmek — сомнева́ться; быть неуве́ренным; подозрева́ть
См. также в других словарях:
hasıl olmak — ortaya çıkmak, türemek Beklediği havanın hasıl olmadığını görerek yine sopasını sakladı. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
maksat hasıl olmak — amaca ulaşılmak, amaç gerçekleşmek İmzanın arkasına saklanan adam dost, düşman her kim olursa olsun maksat hasıl olmuştu. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
hâsıl — (A.) [ ﻞﺹﺎﺣ ] ortaya çıkan, var olan. ♦ hasıl etmek meydana getirmek, ortaya çıkarmak. ♦ hâsıl olmak ortaya çıkmak, var olmak … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
hasıl — sf., Ar. ḥāṣil Olan, ortaya çıkan, görünen Birleşik Sözler hasılıkelam Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller hasıl olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
TAHASSUL — Hâsıl olmak. Üremek. Husule gelmek. Bir araya birikip sâbit ve bâki olmak. Netice olarak çıkmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TEVAZÜN — Denklik. Müvâzene hâsıl olmak. Aynı tartıda olmak. Karşılıklı iki taraf da vezinde müsâvi olmak. Denkleşmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
maksat — is., dı, Ar. maḳṣad İstenilen şey, amaç, gaye, erek Bugün oraya gitmeden evvel, Maarif idaresine uğradım. Maksadım evrakı geriye almaktı. R. N. Güntekin Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller maksat gütmek maksat hasıl olmak maksat muhabbet olsun … Çağatay Osmanlı Sözlük
SEKTE — Durma, kısılma. * Kanın birdenbire durması. * Bir işin görülmesinde kesiklik, durgunluk hâsıl olmak. * Tecvidde: Kıraat esnasında nefes almadan sesi kesmeğe denir … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İNTİSAC — (Nesc. den) Doku peyda eylemek. Doku, nesic hâsıl olmak. * Mensucat gibi iki taraftan çizgili ve dokumalı olma … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
HUZUR — Hazır olmak. Mevcud bulunmak. * Hürmet edilmesi lâzım gelen kimsenin yanında olmak. * İbadet neticesi hâsıl olan rahatlık, gönül ferahlığı … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İNTIBA' — Görüş ve anlayış. Kalb ve ruhta hâsıl olan te sir. * Matbu olmak, tab olmak, basılmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük